Muğla'da toplu taşıyamama sorunu!

Yanılıyorsam ya da sokaktaki vatandaşın feryadının gazına geliyorsam belediye yetkilileri beni düzeltsin. Gönderecekleri tüm yanıtları bu köşeden yayınlayacağım.

Ver kurtul yapmayacaksın...

Muğla'nın şehir içi ulaşımı yani toplu taşıması sokaktaki herkese göre, "pahalı..." Evet, pahalı. İndi bindi bile 4 TL. Toplu taşıma kartı kullanırsanız bir kaç kuruş daha ucuz ama sonuç olarak pahalı. Hele bir de ilçeler arası yolculuk yapmaya ya da Muğla merkeze, örneğin hastaneye gitmeye kalkarsanız yandınız. Mesela Bodrum'dan Muğla'ya toplu taşıma araçlarıyla bir kez gidiş dönüş neredeyse 100 TL'ye mal oluyor.

Öğrencisi mutsuz, velisi mutsuz, emekçisi mutsuz, emeklisi mutsuz, yaşlısı mutsuz, genci mutsuz, esnafı mutsuz. Üstelik şoförü ve toplu taşıma yapan araçların sahipleri de mutsuz. Herkeste bir surat, bir gerginlik. Neredeyse her seferde bir tartışma ve homurdanma.

Üstelik toplu taşıma kartı almaya kalkarsanız bir yığın ek masraf. Karta para ödeyeceksiniz, fotoğrafa, belgeye para ödeyeceksiniz. Her yerden de bu işlemi yaptıramazsınız. Yani toplu taşıma kartı almak için bile toplu taşıma ücreti verip az sayıdaki başvuru noktalarından birisine ulaşacaksınız.

Hatta bazı özel toplu taşıma araçlarında toplu taşıma kartı da geçmiyor. Cümle saçma gibi geliyor değil mi? Yok saçma ya da yanlış değil kurduğum cümle aynen şöyle; "Bazı toplu taşıma araçlarında toplu taşıma kartı da geçmiyor."

Ne geçiyor?

Para geçiyor, nakit, keş. Yani, "yok beleş..." Verirsen parayı bulursun gideceğin noktayı. İşine gelirse bin, gelmezse bekle ki günde sayısı bire, ikiye düşen hatta hafta sonları onu bile bulamayacağın belediye aracı gelsin!

Ha bir de saat meselesi. Yaz bitti ya, buradaki insanların hayatı da bitti. Saat 20:00'den sonra bir yere çıkma, gitme, gezme, dolaşma hatta hasta masta olma kardeşim. Benim tarifem kışın o saatten sonra biter. Hadi yaaa... Hapsolduk mu hepimiz evlere. Ya da ver parayı bin taksiye, işine gelirse.

Ölme eşşeğim ölme...

Peki neden? Belediye işi kooperatiflere, şahıslara devir etmiş çekilmiş kenara. Araçların çok büyük çoğunluğu özel şahıslara ve/veya kooperatiflere ait. Bakın tarifelere plakası siyah olan (doğrudan belediyeye ait) toplu taşıma araç ve sefer sayısının ne kadar azaldığını göreceksiniz.

Oysa kent içi toplu taşıma bir kamu görevidir. Vatandaşı en uygun koşullarda götürüp, getireceksin. Yatırım yapacaksın. Alternatifler üreteceksin. Vatandaşı kalabalığa, kuyruğa, tıkış tıkış konserve kutusu gibi araçlara, trafik çilesine, sürekli zamlanan mazot karşısında çaresizlikten suratı asılan şoförüne, otobüsçüsüne, işletmecisine mahkum etmeyeceksin.

Ne yapacaksın?

Raylı sistem kuracaksın. Metroya girişeceksin. Tramvay koyacaksın. Bütçe ayıracaksın, finanse edeceksin. En uygun koşullarda taşıyacaksın ki, oyunu aldığın ya da alamadığın, vergilerle, zamlarla anası ağlayan vatandaşının yüzü hiç değilse yerel yönetimin en temel hizmetlerinde gülsün.

Yani ver kurtul yapmayacaksın.

Yanılıyorsam ya da sokaktaki vatandaşın feryadının gazına geliyorsam yetkililer beni düzeltsin. Gönderecekleri tüm yanıtları bu köşeden yayınlayacağım.

******************************

"İn aşağıya... Seni taşımak zorunda değilim..."

Yukarıdaki cümle şaka değil gerçek. 10.11.2019 Pazar. Yani Ata'mın ölüm yıl dönümü. Haber amaçlı bir etkinlikten dönüyorum. Bodrum otogardan Turgutreis ya da Gümüşlüğe geçeceğim. Saat 13:45. Bodrum Gümüşlük dolmuşu saat 14:15'de kalkacak. Geçiyorum Turgutreis otobüslerinin bulunduğu bölüme. Genç bir sürücü üzerinde Turgutreis yazan otobüsün direksiyonunda bekliyor.

"Kaçta kalkıyorsunuz?"

"14:00'de beyefendi..."

Güzel. Beş, altı dakika sonra kalkar araç. Bineceğim otobüsün hemen yanında üzerinde Akyarlar yazan minibüs var. O aracın önündeki bankta bir kişi oturuyor. 2 kadın geldi. Bankta oturan adamla diyalogları aynen şöyle;

"Belediye aracı kaçta gelir acaba?"

"Bugün gelmez. Beklerseniz yarın gelir..."

Kadının, "belediye aracı" dediği araçta 65 yaş ücretsiz seyahat kartı, indirimli seyahat kartı vs... kartlar kullanılabiliyor. Alaycı bir ifadeyle "Bugün gelmez. Beklerseniz yarın gelir..." diyen şahsın önünde duran üzerinde Akyarlar yazan araçtaysa kart geçmiyor. Sadece nakit parayla biniyorsunuz. Kadınlar kendi aralarında konuşuyorlar.

"Gel binelim, beklemeyelim."

"Olmaz. O arabada benim kartım geçmiyor."

Sonunda karar verip Turgutreis otobüsüne yöneliyorlar ama bu sefer de Turgutreis otobüsünün şöfürü itiraz ediyor. Hem de muhtemelen annesi yaşlarındaki kadınları sert bir şekilde uyararak otobüse binmelerini istemiyor...

Sürücü; "Bu araca binemezsiniz. Siz Akyarlar arabasına binecektiniz vaz geçtiniz."

Kadın; "Size ne beyefendi? İstediğim araca binerim. Size mi soracağım nereye gideceğimi?"

Uzayan ve giderek sertleşen diyalog karşısında dayanamayıp ben de devreye giriyorum. Dikiz aynasından sert bir bakış ve sıra bana geliyor;

"Babanın malı mı bu araba? Mazotu sen mi ödüyorsun... Masrafları sen mi karşılıyorsun? Bu araba nasıl gidiyor senin haberin var mı? Kes sesini..."

Diyaloğun devamını yazmayacağım. Ama mealen konuşulanlar böyle gerçekleşiyor. Sonuçta ne ben indim ne de o iki kadın indi ya da indirildi o otobüsten. Sinirler bir an gerildi. Sonra herkes sakinleşti. Kadınlarda kartlarını sisteme okutup geçip oturdular koltuğa.

Kadın döndü bana, "şikayet etmek lazım bunları..."

"Kimi kime şikayet edeceksiniz" dedim kendi kendime söylenerek. Daha önce bu konuyu dile getirdiğimde yetkiller dedi ki, "65 yaşa ücretsiz seyahatin belediyemizle ilgisi yok. Bakanlığın aldığı bir karar. Tüm Türkiye'de geçerli ve uygulanıyor. Muğla'da da uygulanıyor..."

İşin özü ne biliyor musunuz sevgili okurlar. İşin özü, yukarıda bir önceki bölümde yazdıklarımla alakalı. Taşıyan da mutlu değil, yolcu da mutlu değil. Hele turizm sezonu bitip de yolcu sayısı azaldı mı sürücülere ve araç sahiplerine ücretsiz seyahat eden 65 yaş üstündeki yolcularla indirimli seyahat eden yolcuları taşımak zul geliyor. Zor geliyor. Aslında dinleyince onlar da haklı. Ama tepkilerinin dozu, bazılarının uslubu ve muhatabı yanlış, İtirazım da buna zaten.

Konuştuğum şoför arkadaşlardan birisi bir çetele tutmuş. Şimdilerde şoförlükten kazandığıyla evini geçindiremediği için bir yandan da araba yıkayarak ekmek parasını çıkartan o şoför arkadaş kalem kalem herşeyi yazıp hesaplamış. Tek tek anlattı. Mevcut sistemde kış aylarında eve ekmek parası götürecek kadar para bile kalmıyor çoğu zaman ellerinde. Ne oluyor? Sinirler geriliyor. Öfke, ücretsiz ya da indirimli seyahat edenlere yöneliyor. Üstelik buralarda kış aylarında emeklilerin, yaşlıların sayısı doğal olarak turistinden fazla oluyor.

İnsanlar aşağılanıyor, eziliyor, utanıyor, küçük düşüyor, küçük düşürülüyor... Hem yolcusu hem de taşıyanı bu durumda. Tartışmalar, homurdanmalar, bağırış, çağırış ve mutsuzluklar eksik olmuyor. Hatta aylardır toplu taşıma hattı, plakası, aracı alınıp satılmıyor buralarda, para kazandırmıyor diye. Yani bir zamanlar iyi kazandıran bu meslek artık araç ve hat sahiplerine de, yevmiyeli şöföre de yük olmaya başlamış. Durum şu;

"Yüze vurur ifadesi... Bu iş artık kazandırmıyor bir tanesi!"

Üstelik mazota, yakıta, elektriğe, suya, eğitime, lastiğe, ekmeğe, vergilere zammı ne o şoför yapıyor ne de o yolcu. Ama muhatap olanlar her gün o şoförle o yolcu... O yüzden biribirlerini yiyip duruyorlar. Yani adamın ödeyemediği kredi kartı borcunun faizinin hırsını, elektriğe gelen zammın kızgınlığını, rakıya konan verginin sarhoşluğunu eve gidip eşinden, çocuklarından çıkartması gibi bir şey. Aile içi şiddet yani bu yaşanan.

Çözüm?

Çözüm o sürücünün bana dediğinde,

"İn aşağı, seni taşımak zorunda değilim..."

Nasıl mı olacak bu?

Sandıkta arkadaş, sandıkta...

Kim düzeltmiyorsa, kim çözmüyorsa, kim görmezden geliyorsa, kim senin sırtından rahatını sürerken sen utanmak zorunda kalıyorsan at onu sırtından.

Bedavaya kimseyi taşıma...

İndir sandıkta onu aşağıya.

***************

Menteşe'deki yeni Muğla otogarında aman çişiniz gelmesin!

Muğla'ya yolunuz düştü. Menteşedeki otogardasınız. Muğla Büyükşehir Belediyesi harika bir otogar yapmış. Temiz, ferah, havadar, hastanelere, üniversiteye, kent merkezine ve her yere yakın güzel bir yatırım olmuş.

Üst katı şehirlerarası, alt katı şehir içi ve ilçeler arası ulaşım için kullanılıyor. Büfeleri var. Aç, susuz kalmazsınız. Tuvaletleri var pırıl pırıl. Turnikeli falan, pek bir havalı. Ama dikkat sakın ha sakın çişiniz, ka... nız gelmesin. Çocuklarınız sakın ola tuvalet diye tutturmasın.

Neden mi? Anlatayım efendim.

Yeni otogarda banka ve bankamatik yok. Eğer üzerinizde nakit para yoksa tuvaletlere giremezsiniz. Görevli diyor ki (haklı olarak) "Turnikelerden geçemezsiniz efendim."

Israr ederseniz de şöyle konuşuyor;

"Parasız geçerseniz o turnikelerden, o parayı benden keserler."

Tuvalet 2 TL. 2 TL nakit paran yoksa yap altına kardeşim.

Ha bir de hatırlatayım öyle gözden uzak kıyı, köşe de yok yeni otogarda. Zabıta da her yerde zaten. Yani kaçak kesim şansınız da yok burada.

Oysa Bodrum otogarında tuvaletler bedava.

İyi mi :)

Haydi, hoşça kalın, dostça kalın.

YALÇIN ÇAKIR'IN DİĞER KÖŞE YAZILARI İÇİN TIKLAYIN